Türk Milli Eğitimi için, iki seçenek:
Bu eğitim sisteminde çocuklar 5 yaşında başlayıp, 25 yaşına kadar okullara gidiyorlar. Üniversiteyi bile bitiriyorlar. Ama büyük çoğunluğu iş bulamıyor, bulanların büyük bölümü de asgari ücretle çalışmak zorunda kalıyor. Oysa sabah karanlığından akşam karanlığına kadar okullara koştur, dur. Yetmedi. O dershane senin, bu dershane benim derken, yaşanamayan 20 gençlik yılı. Sonuç : Elde var sıfır. Üstelik bitirdikleri okullardan da yeterli bilgi ve beceriyi aldıklarını sanmıyorum. Büyük bölümü branşı ile ilgili bir işe girse bile, o mesleği daha çok işe girdikten sonra öğreniyor. İnsan ömrü ortalama 65-70 yıl. Gençlikte geçen bu 20 yıl hovardaca harcanmamalı bence.
Peki ne yapmalıyız?
1.seçenek:Çocuklar 6 yaşında anaokulu veya anasınıfı okumalı. 7 yaşında ilköğretime başlamalı. İlköğretim 12 sınıfa çıkmalı. Ancak, 1 yılda iki sınıf geçilmeli. Örneğin: Ağustos,Eylül,Ekim,Kasım,Aralık’ta 1.sınıf okunmalı. Ocak tatil. Şubat,Mart,Nisan,Mayıs,Haziran ‘da 2. Sınıf bitmeli. Temmuz tatil olmalı. 12 sınıflık ilköğretim 6 yılda bitmeli. 1 yıl da anasınıfı, toplam 7 yıl. 6 yaşında başlayan bir öğrenci 13 yaşında ilköğretimi bitirmeli. Tabi sınıflarını geçerse.
Lise de 5 yıl olmalı. Bunun 2 yılı yönlendirme dönemi. Sonra ki 3 yılı ise branş (mesleki) eğitimi verilmeli. Bu çocuklar bu okullardan 18 yaşında normal koşullarda mezun olur. Bunlara mezun oldukları mesleki branşları ile ilgili işe girmelerinde ve iş kurmalarında kolaylıklar sağlanmalı. İsteyenler sadece kendi branşları ile ilgili üniversitelere sınavsız girmeli. Üniversitelerde sınav sadece branşı dışı bölümlere girmek için yapılmalıdır. Meslek liselerinin dışındaki diğer liselerde de belli bölümler oluşturulmalı. Hukuk gibi edebiyat gibi. Bunlarda ilgili üniversitelere sınavsız girmeli. Öyle bir düzen kurulmalı ki bir daha onu kimse kolay kolay bozmasın. Örneğin Tıp Fakülteleri sadece Sağlık Meslik Lisesi mezunlarını almalı. İşletme, İktisat Fakülteleri de sadece Ticaret lisesi mezunlarını almalı. Böyle bir düzen kurulmalıdır.
Bütün bu eğitim öğretim yılları boyunca öğrencilere yaşam alanları açılmalı. Onların daha sosyal olmaları için olanaklar sağlanmalı. Sosyal etkinliklere katılımları sağlanmalı. Örneğin : Spor etkinlikleri, halk dansları, yüzme, satranç, tiyatro ve benzeri etkinlikler öğrencilerin sosyal bireyler olarak yetişmelerine büyük katkılar sağlayacaktır.
2.Seçenek:
Sadece İlköğretim Okulları içindir.
Öğretim yılı sayısı olarak değişkenlik gösterebilir. Ancak öğretim yarım gün yapılmalı (öğlene kadar)
Öğlenden sonra sosyal etkinlikler ve eğitim olmalıdır. Öğretim programlarından anlamsız ve gereksiz konular çıkarılmalı. Yine hemen hemen her yıl tekrarlanan bazı ders konuları bir düzene sokularak, gereksiz tekrarlardan kaçınmalıdır. Kısacası çocuklar hem eğitim öğretim görmeli, hem de hayatlarını yaşamalıdır.
Bazı anne babalara da bir çift sözüm var.
- Aman bu çocuk bir an evvel okula gitse de, ben de biraz rahat edeyim diye düşünmemelidir.
- Çocukların, okulda öğrendiklerinin tersine bilgi ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Yani birinin yaptığını, diğeri bozmamalıdır.
- Çocuğun eğitiminden en az okul kadar ailede sorumludur. Terbiye ve güzel alışkanlıklar gibi.
- Göreceksiniz ki okul eğitim ve öğretimi ile aile eğitimi birleştiğinde çocuklarınız daha sosyal bireyler olarak yetişeceklerdir.
İnsanlar okurken de yaşamalı, çalışırken de yaşamalı. Yaşamak sonraya ertelenemez.
Not: Bu yazıdaki amaç farklı bir düşünceyi ortaya koymaktır. Yazıdaki rakamlar ve yöntemlerde değişiklikler olabilir. Önemli olan mantığı kavramaktır. Bazı hata ve eksiklikler de olabilir. Bu mantığı geliştirerek bir reform yapmaya gerçekten ihtiyaç vardır.
Saygılar.
Sadık GEZER
Emekli Öğretmen
< Önceki | Sonraki > |
---|